Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

18 Haziran 2012

UFUNET!

Katran karasi zift ,dumanlar çıkararak tam ağzına dolmak üzereyken , kimbilir hangi ülkenin bandrolu canavar şileplerden birinin kulakları sağır eden düdüğüyle fırladı yatağından. 
Ziftin boğucu kokusu ve yüzünü haşlayan sıcaklığını hala hissedebiliyordu.Varaklı komodini üzerinde her daim duran fosfor taşlı sedef ilaç kutusunun belirli belirsiz ışığında telefonununa uzanırken eli kutuya çarptı , kutu yuvarlandı içindeki ilaçlar rabıta döşemeye saçıldı.Odanın karanlığında sol elini tekrar varaklı komodinin üzerine attı .limonj başucu lambasının düğmesini zar zor denk getirdi lamba ,başlığının üzerindeki melek figürlerinin gözlerinden ateş fışkırırcasına ışıldadı.Telefonunu buldu , zangır zangır titreyen elleriyle aceleyle tuşlara davrandı ve zar zor yazdı ama yazdı.UFUNEEEEEETTTTT 
 Gecenin sessizliğinde canavar şilebin sesini takip eden rabıta dösemenin üzerinde patlayan kutunun gürültüsüne alt kattaki odasından fırlamış olacak ki Hicaziye bir hışımla içeriye daldı. 
-noluyon kız gene ezan vakti kafayımı oynattın yüreğimemi indircen sen benim her allahın akşamı 
-çene yapmada haplarımi ver kendimi doğraycam yoksa götüne kına yakarsın sende 

Hicaziye bir yandan rabıtaların üzerine saçılmış antidepresanları toplarken bir yandan da söyleniyordu;
 -Genemi Ufunet?Bitmedi bu ufunet.Ayagına biriket baglayıp kakivercem bi aksam ön bahceden denize gorcen ananın amını.Sende kurtul bende 
-Çenen çekilsin senin karı gibi a gödelek.Ben meraklımıyım keyfimdenmi boğuluyom zindanlarda , yanıyom katran karası ziftlerde? 
-Gezmediğin doktor yutmadığın hap saçmadığın para kalmadı.Hayatı zehir ettin kendine.Canımdan ötesin sol yanımsın kahroluyom seni böyle gördükçe.Unut artık bırak hepsi geberdi hepsi geçti güneş bile her sabah yenden doğuyo sen 40 senedir geçmişle boğusuyon ne gecti eline? 
-hadi tamam git yat iyiyim ben geçti şamata yapma bide seni götürmez bu kafa! 

Hicaziye derin bir of çektikten sonra şefkat ve sevgi dolu bir ifadeyle baktı can dostuna; 
-Hadi kalk uyumassın sen daha bilmemmi ben malımı.Bendede gitti uyku muyku kalmadı.Hadi inelim asagıyada sahlep yapam ben sende ac televizyonu esra erolun tekrarına bakalim gunduz senin telasenden seyredemedimdi. 

 Saten sabahliklari ,pelus terlikleri ,baslarında oyalı tülbentleriyle 60 larına merdivendayamış iki kadın dolgun kalçalarını sallayarak bir yandanda konuşmaya devam ederek indiler yalının merdivenlerinden ,denizin üzerine kurulu salona doğru.. 
 -o hakan duruyomu kız daha orda kaç karı geldi beyenmedi madem beyenmeycen ne çıktın telovzona? 
-Kadı kızı bekliyo pezevenk heraldeysa ne bilem bende anlamadım 
-kadi kızı bunu napsın ayol ? 
-ama ne ya !!!

6 Nisan 2012

GULLUMİ KİMDİR?

Ünlü türk düşünürü Gullumi 1954 senesinde balıkesir in havran ilçesinde dünyaya geldi.mücadele ve yoklukla geçen çocukluk ve gençlik yıllarında pek düşünme fırsatı bulamayan Gullumi, 50 li yaşlarının sonlarına doğru düşünmeye başladı. 

 İlk başlarda akşama ne pişirsem ,ferihaya kim koydu,haremde kim kime verdi gibi daha güncel konularda düşünen Gullumi, daha sonraları kendi felsefesini oluşturdu.

Temeli "Dünya sikime Minare Götüme" felsefesine dayanan Gullumiler bugün yalnızca Türkiyede onbinlerle ifade edilmektedir. 

Gullumi , Bugün halen İstanbul kurtululuştaki tekkesinde bulunan çekyatında düşünmeye devam etmektedir.

26 Aralık 2011

Son Kitabım "KARININ AMI YOK" ilk Bölüm Kaçıranlar İçin!!!



86 senesinde karlı bir kış gecesi bomonti ahalisi genç bir adamın sokaktan gelen feryatlarıyla uyandı.Eski sofapalas apartmanının kapısının önünde 18-20 yaşlarında yağız bir Anadolu delikanlısı 3 tane ızbandut gibi pavyon fedaisi tarafından öldüresiye dövülüyordu.Sokak sakinlerinin polise haber vermesiyle sokağa giren polis arabasını gören 3 azılı fedayi koşarak  karanlığın içinde kayboldular.Yerde kanlar içinde yatan yakışıklı yağız deli kanlıyı polisler arabalarına atarak hastaneye yetiştirdiler.Kimse neler olduğunu tam olarak bilmiyordu.Sokaktaki dedikodu kazanına göre yağız delikanlı sofapalasın üst katında oturan o zamanın meşur travestisi sedanın sevgilisiydi sedanın pezevenkleri de oğlanı karıdan uzaklaştırmak için öldüresiye dövmüştü.Kimilerine göre de delikanlı karıyı kaçak pazarlamış bunu duyan patronlarda hakkından gelmişti.
Gel zaman git zaman aynı mahallede oturan o zamanın kuledibi batakanelerinde çalışan 2 karıdan öğrenildi ki işin iç yüzü bambaşkaydı.
Bu yağız delikanlı memleketinden meşur olma hayalleriyle istanbula gelip kendini batakanelerde bulan yüzlercesinden biriydi.Tarlabaşında zamanın meşur pavyonlarından biri olan akvaryumda türkü söylüyordu.Akvaryumun patronu Namli Kamil astığı astık kestiği kestik herkesin götünün üç buçuk attığı bir kabadayıydı.Yağız delikanlılara düşkünlüğü herkes tarafından bilinir ama kimseler korkudan konuşmaya cesaret edemezdi.
Meşur olma hayalleri içindeki bu delikanlıyıda nasıl olduysa bulmuş pavyonunda iş vermiş bir yandanda delikanlıyla işi pişirmişti.Oğlanı tarlabaşında bir eve yerleştirmiş sabahları pavyon kapandıktan sonra soluğu oğlanın evinde alıyor akşama kadar delikanlıyı her türlü fantezisine alet ediyordu.
Böyle geçen altı ay sonun da oğlan pavyonda çalışan solist karılara durumdan şikayet etmeye başlamış Kamil in kendisine maddi olarak hiçbir imkan sağlamamasından ve sık sık dayak yediğinden şikayet etmeye başlamıştı.Boylu poslu yakışıklı bir delikanlı olduğundan kimle dost hayatı yaşasa daha iyi imkanlara sahip olcağını ve sonunda kendisine kaset yapılmasını sağlayabileceğini söylüyordu.
Pavyonda derdini anlattığı karılardan biri travesti sedanın arkadaşıydı.Seda kendisi dışında bir çok karıya ve oğlanada kalantor para babası müşteriler bulmasıyla nam salmış parasına para katmış bir çöpçatandı o zamanlar.Delikanlı o günlerde Sedayla tanışmış ve Sedada oğlana Kamil den gizli zamanlarda saatlik gecelik müşteriler bulmaya başlamıştı.
Birkaç ay içinde İstanbul un kalantor Kulanparaları arasında oldukça nam salmış işleri artmış dolayısıyla bir gün Kamil in durumdan haberdar olması kaçınılmaz olmuştu.İşte bomontide öldüresiye dövüldüğü o gece Sedanın evinde bir müşterisiyle buluştuğu Kamil tarafından öğrenilincede Kamil in gönderdiği fedayiler tarafından ağzı burnu kırılmış tanınmaz hale gelmişti.
Bu hadise yağız deliknlı için bir bakıma iyi olmuştu.Kamil o günden sonra peşini bırakmış çengeli yeni bir oğlana atmıştı.Delikanlı bu zamandan sonra Sedanın evine yerleşmiş günde 3 4 kez farklı müşterilerini ağırlamaya başlamış kendisinede sedaya da iyi para kazandırır hale gelmişti.
Delikanlıyı sık sık ziyaret eden müşterilerinden biri de  Faruk tu.Faruk 40 lı yaşlarında evli ve 2 çocuğu olan oldukça zengin bir tekstil fabrikası sahibiydi.Gün geçtikçe Faruk un ziyaretleri dahada sıklaşıyor ödediği para dışında delikanlıya pahalı hediyeler kıyafetler saatlerde getirmeye başlıyordu.Bir zaman geldi ki Faruk delikanlıya tutulduğuna kesin olarak kanaat getirdi.Ona kimseyle beraber olmamasını yalnızca kendisiyle olmasını bunun karşılığında da Gümüşsuyunda bir kat tutup dayayıp düşeyeceğini kendisininde her gün gelip gideceğini ve gerekli tüm imkanları ayağına sereceğini söyledi.İşte o gün delikanlının ileride bir star olacağı hayatının dönüm noktasıydı…



 Gümüşsuyundaki daire alman konsolosluğunun yan sokağında denize karşı güzelce dayanmış döşenmiş bir garsoniyerdi.Delikanlının cebi Faruk tarafından bol bol dolduruluyor günlerini marka marka giysiler almakla İstanbul un zengin semtlerinde dolanıp zenginlerin hayatını tanımakla geçiyordu.
Faruk her gece işinden çıkıp geliyor şehvetle geçirdikleri birkaç saat sonrasında evine dönüyordu.Geçen zaman içerisinde Faruk un delikanlıya olan zaafı her geçen gün katlanarak artmış ve takıntılı bir hal almıştı.Delikanlı sürekli hesap soran baskıcı sevgilisinden çok sıkılıyor ama kendisine sunduğu hayatı arkasında bırakmasıda mümkün olamayacağı için hiç bir şey belli etmeden günlerini geçiriyor bir yandanda hayalleriyle ilgili planlar ve yatırımlar yapıyordu.
Faruk un delikanlıya olan saplantısı gün geçtikçe daha şiddetlenmeye başlamıştı.Delikanlı Faruk tan gizli görüştüğü Seda dan aldığı taktikleri çok güzel yerine getiriyor Faruk un kendisine olan bu saplantısını menfaatine dönüştürmeyi başarıyordu.
Bir gün delikanlı Faruk u ,hayallerini gerçekleştirmek için hiçbir şey yapamadığını gerçektende çok güzel olan sesiyle şarkı söylemek ve herkesin tanıdığı bir şöhret olması yolundan hiç destek vermediğini ve bu şekilde yaşamaktan çok mutsuz olduğunu bu durum böyle devam edecekse ayrılıp yoluna bakması gerektiğini söyleyerek tehtid etti.
Zaafından ötürü delikanlıdan kopmayı göze alamayan Faruk o günden sonra hayli geniş olan muhiti ve parasal gücünü de delikanlının hayalleri uğruna seferber etmeye başladı.Başlangıçta delikanlının kendi çapında uygun gördüğü bir kaset yapıldı.Ancak bu konuda tecrübeleri cahil bir Anadolu gencinden farksız olan delikanlının bu kasedi hiçbir sonuç elde edemedi.Ancak parasal rahatlık tan ötürü delikanlı bu başlangıçtan ötürü çok mutlu olmuş ve ayakları yerden kesilmişti.
Gazinoların çok rövaşta olduğu ülkenin en büyük assolistlerinin her gece bir gazinoda sahne aldığı o dönemde delikanlının şimdiki adımı bu büyük 2 gazinodan birinde büyük bir assolistin kadrosunda sahneye çıkmaktı.Bu hayalle yanıp tutuşuyor Faruk a bunun gerçekleşmesi yolunda akılalmaz oyunlarla baskılar yapıyordu.O kadrolardan birisine kapak attığı taktirde afişlerde adının geçeceğini ve basında kendisinden yavaş yavaş bahsedileceğini biliyordu.
Delikanlı nın bu ısrarlı istekleri karşısında Faruk geniş muhitinden hatırlı bir takım dostları sayesinde o zamanın en büyük gazinosu olan Taksim de yine o zamanın en önemli assolistinin alt kadrosunda yer alarak afişlere adını yazdırmayı başardı.
Gazino da sahneye çıkacağı ilk gece Faruk gazinoda en önemli locayı dostlarıyla beraber kapatmış takıntı halinde bağlı olduğu Delikanlıyı izlemek için yerini almıştı.
O gün heyecandan tir tir titreyen delikanlı ileride geleceği noktayı gözünde canlandırıp sakin olmaya çalışıyor ancak başarmakta güçlük çekiyordu.
Yalnızca 5 türkü söyleyeceği sahne programı için günlerce provalar yapmış bir çok müzisyen e ve prova yaptığı stüdyoya tonlarca para harcamıştı.Bu gece onun hayallerine ulaşmasındaki en büyük adımdı ve Allah vergisi yanık sesiyle gazinoda bulunan herkesi etkilemesi kadrosunda bulunduğu assolist ve en önemlisi o zamanın kral tabir edilen gazino patronunun dikkatini çekmesinin hayatının bundan sonraki gidiştını belirleyeceğinin çok iyi farkındaydı.
Bir çok dostuyla gazinoda ki locasında heyecan içinde bekleyen Faruk sazlar tüm heybetiyle şarkıya başlayıp büyük tutkusu olan delikanlının göz alıcı yakışıklılığı ve ışığıyla sahneye ilk adımını izlerken bu tutkusunun binlerce kat dahada arttığını ve aşkına hayallerini gerçekleştirme yolunu açtığı için kendisiyle tarifsiz bir gurur duydu.
Ancak kısa bir süre sonra bu hislerinin yerini hayal kırıklığı ve tarifsiz bir nefrete bırakacağını bilmiyordu.Çünkü Kral kendisinden çok daha güçlüydü.


Delikanlı büyük hırsı sayesinde kalbini yerinden çıkaracak derecede şiddetli heyecanını gazinonun müşterilerinde belli etmeden muhteşem bir ses performansı ortaya koymuş bunun sonucundada hem müşterilerin hem assolistin hemde patronun dikkatini çekmeyi başarmıştı.Sahneden iner inmez assolist ve patron tarafından övgülere boğulmuş kendisine gerekli desteğin verileceğini anlamasıylada ayakları tavana vurmuştu.Hayallerine ulaşmak için hiçbir tavizi vermekten kaçınmayacak kadar hırslı olan delikanlı artık Faruk a ihtiyacı omadığını anladığı içinde kısa bir süre içerisinde Farukla yollarını ayırdı.Kıral tarafından kendisine verilen avansla Maçka da sadece kendisine ait olan küçük bir daire kiraladı.Kıralın talimatlarıyla yiyor içiyor giyiniyor ve yaşıyordu.Aynı zamanda Genç ve karayağız yakışıklılara olan ilgisi herkes tarafından bilinen büyük assolistin kendisine olan ilgisinin farkındaydı ve geri çevirmeyecek kadarda akıllıydı.Sırtını Kıral ve assoliste dayadığı taktirde o zamanların en büyük bir iki türkücüsünün tahtlarına aday olarak görüp tehlike sezecekleri için yolunu kesmesinide ancak bu sayede önleyebilir basamakları hızlı adımlarla böyle çıkabilirdi.
Aylar geçmiş delikanlı sanki yıllardır bu işi yapıyormuşçasına büyük bir öz güvenle gazinodaki pırogramını sürdürüyordu.Kulislerde ve basında çıkan assolistle aşk yaşayıp yaşamadığına dair haberlerde ekmeğine yağ sürmüş yavaş yavaş herkes tarafından tanınmaya başlamıştı.
Gazinoda sürekli müdavimi olan zengin dullar ve birkaç büyük işadamının kaçamaklara çok düşkün azgın karıları da kendisiyle yakından alakadar olmaya başlamış kulisine içlerinde ahlaksız teklif notları olan  pahalı hediyeler yağmaya başlamıştı.Ancak bu kompliman ve teklifleri büyük bir akıl ve zerafet le geri çevirmesini biliyor hayli kıskanç olan assolistin şimşeklerini üzerine çekmek istemiyordu.
Gazino programları tüm hızıyla devam ederken delikanlı iyiden iyiye adını duyurmaya başlamış gazinodaki işi dışında bir çok ekstra işlerde almaya başlamıştı.Farklı şehirlerdeki fuarlarda assolist kadrolarındaki aranan türkücü olmaya başlamış sık sık sahneye çıktığı zengin düğünlerininde gözdesi olmuştu.Tüm bunlarla birlikte parasal olarakta güçleniyor pahalı kostümlere hayli yüklü paralar döküyor lüx arabalara biniyordu.
Memleketinde bıraktığı anası ve kardeşlerinede para yolluyor onların sefalet içindeki yaşamlarınıda gün geçtikçe daha iyiye götürüyor ve kendilerini terk edip giden asla kafasından atamadığı babasındanda intikam alıyor olmanın hazzını yaşıyordu.
Tüm bu yükseliş devam ederken  aradan yıllar geçmiş ve Faruk sayesinde hazırlayıp hüsrana uğradığı ve yok saydığı kasedinin üzerine sanki ilk kezmişçesine yeni bir kaset yapmasının zamanı  gelmişti.Bu onun tamamen meşur olmasına tüm ülke tarafından tanınmasına herkesin onun şarkılarını söylemesine ve genç kızların sevgilisi olmasına neden olacaktı.Kasedini yaparken herkesin ağzına pelesenk olacak bir şarkı bulmalı birde o zamanlar yeni yeni başlayan klip furyasına da ayak uyduracak bulacağı bu şarkıya yakışıklılığını ve sesini herkese kanıtlayacağı bir klip çekecekti.
Bu uğurda da şimdiye dek tanıyıp destek aldığı güçlü olan herkesin desteğini alacak ve tabi ki yine ne fedakarlık yapması gerekirse gerekecekti.Kurduğu hayallere ulaşacak ve bunun için ne gerekirse yapmaya devam edecekti.
Tabi ki bu kasedi hazırlarken biriktirdiği parasından harcamak istemiyordu.O para kendisini daha iyi satabilmesi için kasetten sonrada ona gerekecekti.Assolistle olan aşk macerasıda bittiğine göre kendisine bu anlamda destek olacak yeni birilerini bulmalıydı.Ara sıra görüştüğü zengin birkaç kadın dolgun harçlıkları ve hediyeleriyle tam anlamıyla bunu karşılayamazdı. Tıpkı Faruk gibi ne derse yaptırabileceği her şeyi önüne serecek kendisine aşık olacak biri olmalıydı.Kısa bir süre sonra o kişinin çok uzakta olmadığını görecek ve birkaç küçük oyunla istediğine ulaşacaktı….

 Devam Etçek...

Tu bi kontinye...

7 Temmuz 2011

BİTIFULBUT TURKEY KRAL VE KRALİÇESİ SEÇİLDİ!!!

BİTUFULBUT TURKEY BÜYÜK JÜRİSİ!!!







BUTKRALİÇE nin 3 ADAYI BELLİ OLDU.OYLAMA BİTTİ!!!

                                              01 SEVCAN YILDIZ HEKİMOĞLU
                                           
                                              03 KÜBRA ÇALIŞKAN

                                              04 HÜLYA ŞENTUNA